9.06.2008

sözlük

islam:
Kişinin özünü Allah'a teslim etmesi,yalnız O'na kulluk edip onun buyruklarına boyun eğmesi.

iman:
Allah'a ve buyruklarına inanmak.
iman gönül işi olan tasdik,islam ise bu tasdikin uygulamasıdır.iman her şeyin başında gelir.
iman olmadıktan sonra amelin ahirette değeri yoktur.

takva:
Allah azabından korkmak,insanın nefsini azaba surukleyecek gunahlardan uzak durmasıdır.

muttaki:
Takvaya sahip olan kimse

akide:
İnanılması zorunlu olan ilke,iman esası itikad.

infak:
Allah'ın hoşnutluğunu elde etmek amacıyla kişinin kendi mal varlığından karşılıksız harcama yapması, muhtaçlara yardımda bulunması,zekatı fitreyi ve gönüllü olarak yapılan her türlü hayrı içeren kavram.
"Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe Birr'e eremezsiniz..." 3/92

mendup:
Yapılması hosa giden iyi seylerdir.Yapılmasında sevap vardır.Yapılmamasında günah yoktur.Mendup işlere MÜSTEHAB,NAFİLE,EDEP veya ADAP da denir.

Hadisi Kutsi:
Manası Allah tarafından Peygamberimize (sas) vahyolunan ama O'nun kendi ifadeleriyle takdim ettiği hadis.
örnek: "Kulum beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim.

icma:
Bir devirdeki bütün alimlerin bir mesele üzerinde aynı şekilde görüş bildirmeleri.

tevatür:
Yalanda birleşmeleri mümkün olmayan bir çok insanın aynı şeyi haber vermesi.

İsra:Peygamber Efendimizin [asm]Mescid-i Haram'dan yani Kabe'den Kudus'teki Mescid-i Aksa'ya gidişine "isra" denir.gece yürüyüşü demektir.Kabe,İslam'ın kıblesi iken, Mescid-i Aksa ve Kudus daha önceki bütün peygamberlerin toplanma yeridir.

semavi :
Allah katından gelen

Hamd :
Birini kendi isteğiyle olan iyilik ve güzelliğinden dolayı dil niteliğinden dolayı övmektir.
Şükür de övgü anlamına gelirse de hamd şükürden daha geneldir.Zemahseriye gore hamdin vasıtası yalnız dildir, nedeni ise nimet de başka şeyler de olabilir.Fakat şükrün vasıtası hem dil hem kalb hem vucud organlarıdır.Bunların hepsi ile şükredilebilir.Nedeni ise sadece nimettir,yalnız nimet için sukredilir.

Kelam:
Hikmet ve mantık esaslarıyla Allah'ın (C.C.) varlığı, birliği, İslâmiyetin doğruluğu ve hakkaniyetinden bahseden ilim.

salat:
Dua ve istiğfar etmek

Kur'an:
Okunan şey

gadab:
gazab

istiğfar:
Cenab-ı Hak'tan kusurlarının affedilmesini, günahlarının bağışlanmasını dilemek. Tevbe etmek. Yalvarmak. " Estağfirullâh" demek

ehl-i beyt:
Hz. Peygamberimizin (A.S.M.) evine mensub olanlar

hidayet:
Doğruluk. İslâmlık. Hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak.

mushaf:
Sahife. Sahife halinde yazılı kitap.
Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi.

fıtri:
Tabii,insanın yaratılışına uygun.

hilkat:
Yaratılış.

şehadet etmek:
Şahitlik etmek.

salavat:
Peygamber efendimiz (sas) için yapılan dua

Peygamberimize selam göndermek: "Esselatu vesselamü aleyke ya Resülellah"

Peygamberimize salavat getirmek: "Sallallahü aleyhi vessellem" "Allahümme salli ala Muhammed"

Asr-ı Saadet:
Peygamber Efendimizin (sas) yaşadığı çağ

Beytullah :
Kabe

Harem-i Serif :
Kudus

Haşir:
insanların öldükten sonra diriltilip Allah(cc) huzurunda toplanmaları.

Kanaatkar olmak:
gözü, gönlü tok olmak yani elinde bulunan nimet ile yetinmek.

selamlaşma:
Selam, barış esenlik her türlü bela ve kötülüklerden uzak olmak anlamındadır.

istiaze:
Allah'a sığınma
Kur'an okunurken istiaze etmek("Euzü besmele" okuyarak Allah'a sığınmak.) ,Allahın emridir:
Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.

sayha :
müthiş bir gürültü veya deprem

Berzah Alemi:
Ölümden kıyamete kadar olan zaman

gayb :
Gizli olan. Görünmeyen. Belirsiz. Hislerle veya akıl ile bilinmeyen şey.

tenzih etmek:
Suç ve noksanlıktan uzak saymak. Cenab-ı Hakk'ı (C.C.) her çeşit kusur, noksan, şerik gibi hallerden uzak bilip söylemek.

tesbih etmek:
Sübhânallah demek, yani Allahu Teala'yı noksan sıfatlardan uzak tutmak anlamına gelmektedir.
"Ey iman edenler! Allah'ı çok zikredin. O'nu sabah aksam tesbih edin." Ahzab 33/40-41

takdis etmek :
Cenab-ı Hakk'ın kusursuz, pâk ve her hususta noksansız olduğunu bildirmek, söylemek ve Allah'a (C.C.) şükretmek.

tekbir:
yuceltmek ululamak
Allahu Ekber Allahu Ekber. Lailahe illallahu ve'llahu Ekber.Allahu Ekber ve lillahi'l-hamd.

tazim etmek:
saygı gösterme,Onun yüceliğini ve büyüklüğünü belirtme

tergib:
günahlardan kaçındırıp korkutmak

terhib:
hayırlı işlere teşvik etmek

ileyhil masir:
Dönüş O'nadır.

Cevad-ü Kerim:
Son derece cömert eli açık olan (Allah cc)

Münim:
Nimet veren

İhsan :
Allah'ı görür gibi ibadet etmek.

nişan:
Alamet,iz,belirti.

istinad etmek:
Dayanmak,arkasını vermek.

taam:
Yiyecek.

feyz:
Bereket bolluk.

Ab-ı hayat:
Bengisu. İçene ölümsüzlük kazandıracağına inanılan hayat suyu.

Batın:
İç,görünmeyen

zahir:
Görünen

tehlil:
"La ilahe illallah" deme

fasık:
Allah'ın emirlerinin dışına çıkan kimse.

fısk:
Allah'ın emirlerinden çıkma.

delalet:
Doğru yoldan çıkmak

Tuba-yi Cennet:
Cennette bulunan saadet ağacı

zakkum-i Cehennem:
Cehennemde bulunan bir ağaç.

Abid:
İbadet eden

musahhar:
Boyun eğmiş

itikad etmek:
İnanmak

tahassun etmek:
Sığınmak

hayat-ı uhreviye:
Ahiret hayatı

temyiz etmek:
Iyiyi kötüyü ayırma

ubudiyet:
Kulluk

kavlen :
Sözle

fecr-zuhr-asr-mağrib-işa
(sabah-öğle-ikindi-akşam-yatsı)

Rububiyet:
Cenab-ı Hakk'ın varlıkları yaratıp, onlar için tayin ettiği mükemmelliği gerçekleştirecek nimetleri vermesi

zeval:
Göçüp gitmek

firak:
Ayrılık

burak:
Peygamber efendimizin(sas) miraca çıkarken bindiği binek.

mecid:
1- şerefli ulu yüce
2-bir şeyi güzel yapmak

rahmet:
Kalbdeki acıma duygusu.
Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, merhamet etme

izzet:
Büyüklük, yücelik, ululuk.

medet :
Yardım,imdat

mütevekkil :
Her işini Tanrı'ya veya oluruna bırakmış, kadere boyun eğmiş

maşaallah :
Allah'ın istediği gibi.
Allah korusun, Allah saklasın (meâlinde duâdır.)

inşallah :
Allah dilerse, Allah nasip ettiyse" anlamlarında dilek anlatan bir söz

müşfik :
Şefkatle seven. Acıyan, merhametli.

mağrur :
Kurumlu, gururlu, kibirli, kendini beğenmiş

arz : (Erz)
Yeryüzü, toprak, zemin, dünya.

arş :
Kürsü, taht, yüce makam.
En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah'ın kudreti ve ilmi de herşeyi kaplar.) (Arş-ı Alâ, Arş-ı Rahman, Arş-ı İlâhi, Arş-ı Yezdan, Felek-i Eflâk, Felek-i Atlâs, Felek-i Azâm gibi isimlerle Cenab-ı Hakkın izzet ve saltanatından kinaye olarak söylenir.)

celal
1- Büyüklük, ululuk
2- Öfke, kızgınlık

cemal
Yüz güzelliği

kemal
Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik.

vecih
Yüz, çehre

letafet
1- güzellik, hoşluk
2 - incelik

selamet
1- esenlik
2-Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvende olma durumu

inayet
İyilik, kayra, atıfet, ihsan, lütuf.

miraç:
göğe çıkmak

kibriya
azamet, cenab-ı hakk'ın azameti ve kudreti, her cihetle büyüklüğü

sena
övgü,övme

hamdüsena
Tanrı'ya olan şükran duygularını bildirme.

Eğer - İbrahim Sadri

Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse,
Yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı,
Merak ediyorum neler yapacağınızı...
Biliyorum ama
Böylesine şerefli bir konuğa açacağınızı en güzel odanızı,
Ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını,
Ve inandırmaya çalışacağınızı,
Onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı;
Gerçekten evinizde ona hizmet etmekten alacağınız hazzı.
Fakat söyleyin bana,
Efendimizi evinize doğru gelirken gördüğünüzde,
Onu kapıda mı karşılayacaksınız?
Yoksa onu içeri almadan önce, aceleyle,
Bazı dergileri, gazeteleri çarçabuk saklayıp
Yerine Kur'anı mı koyacaksınız?
Peki hala Amerikan filimlerini seyredecek misiniz televizyonda?
Yoksa kapatmaya mı koşacaksınız aceleyle,
O size kızmadan önce?
Kimbilir?
Belki de ağzınızdan hiç çıkmamış olmasını mı dilerdiniz,
Hatırlayamadığınız en son çirkin kelimeyi...
Peki ya dünyalık müziğinizi, kasetlerinizi de saklayacak mısınız?
Ve bunun yerine ortalığa,
Kitaplığınızın raflarında tozlanmış,
Hadis kitapları mı çıkaracaksınız?
Hemence içeriye girmesine izin verecek misiniz?
Yoksa teleşla ne yapayım diyerek,
Sağa sola mı koşturacaksınız?
Merak ediyorum:
Eğer Peygamber Efendimiz,
Bir kaç günlüğüne sizinle birlikte yaşasa,
Yapmaya devam edecek misiniz,
Her zaman yaptığınız şeyleri?
Ailenizdeki sohbetler eski halini koruyacak mı?
Her yemekten sonra sofra duası etmeyi,
Yine zor mu bulacaksınız?
Hiç yüzünüzü asmadan,
Oflayıp puflamadan,
Her vakit namazınızı kılacak mısınız?
Ya sabah namazı için,
Sıcacık yatağınızından,
Erkenden fırlayacak mısınız?
Peki ya yine mırıldanacak mısınız,
Her zaman söylediğiniz şarkıları?
Ve okuyacak mısınız,
Her zaman okuduğunuz kitapları?
Peki bilmesine izin verecek misiniz,
Aklınızın ve ruhunuzun beslendiği şeyleri?
Yoksa hiç bilmemesini mi isterdiniz?
Şöyle diyelim ya da:
Gideceğiniz her yere götürebilecek misiniz Peygamberi de?
Yoksa birkaç günlüğüne değişecek mi planlarınız?
Tanıştırmaktan onur duyacak mısınız en yakın arkadaşınızı onunla?
Yoksa hiç karşılaşmamalarını mı umardınız,
Peygamberin ziyareti bitene dek birbirleriyle?
Şimdi söyleyin açık yüreklilikle,
Onun kalmasını ister misiniz sizinle?
Sonsuza dek, hep birlikte...
Yoksa rahat bir nefes mi alacaksınız,
Ziyareti bitip gittiğinde?
Gerçekten bilmek ilgi çekici olabilir değil mi?
Bilmek ve düşünmek,
Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse
Yapacağımız şeyleri...
Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse,
Yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı,
Merak ediyorum neler yapacağınızı ...

İbrahim Sadri

99esma 99dua 2

Allam : İlmi bütün zamanları ve mekanları kapsar.
Amir: Emrine hiç karşı çıkılmaz O'nun. Rububiyetiyle kul olmamıza layık olan bir O'dur.
Asım: Varlığı düşmanlardan koruyan O'dur. Kullarını günah ve kötülüklerden alıkoyan O'dur.
Atuf: Had ve hesaba gelmeyen hediyeleriyle yarattıklarını sevindiren, kendisine perverde eyleyen O'dur.
Beşir: Elçileriyle müjdeler gönderen O'dur. Kullarına cenneti ve sonsuzluğu müjdeleyen O'dur.
Bürhan: Varlığına, sıfatlarına, isimleri için sayısız deliller yaratan ayan beyan işaretler koyan O'dur.
Cabir: Bozulmuş işleri düzelten O'dur.Fesatları düzeltir. Her türlü kusuru onarır ve ıslah eder. Her emri hiç karşı konulmaksızın yerine getirilir.
Cail: Her bir valığın her halini belirleyen O'dur.Her verlığı yaratıp belli görevlere yönlendirir.
Car: Musibetlerden koruyan O'dur. Varlığı hiçliğe düşmekten, kullarını azaba uğramaktan kurtarır.
Cavid: Sonsuz cömerttir. Vermesi mülkünden birşey eksiltmez.Hiç karşılıksız verir, hiç hesapsız ikram eder.
Cemil: Her işi güzelce tamam eyler. Bütün güzellikler O'nun güzelliğindendir. Çiçeklerin güzelliği, yüzlerin cemali O'nun eseridir.
Cevad: Nihayetsiz cömerttir. Dilediğine dilediğince verir. Verdiğinden dolayı hesaba çekilmez. Verdiğine karşılık beklemez.
Dafi: Belaları def eden O'dur. Kederleri giderir. Gam ve hüzünleri silip süpürür. Her bir varlığı düşmanlara karşı müdafaa eyler.
Dai: İstek ve arzulara cevap verir. Dua ve yakarışlara karşılık verir. Her çeğırıldığında hazır ve nazırdır.Hiç vasıtasız ve perdesiz huzuruna varılır.
Daim: Her daim vardır O. Zamanı yaratandır. Zeval ve ayrılış O'nun için muhaldir.
Delil: Herkese yolu gösteren O'dur. Kullara hidayet ve istikamet verir. Zerreden küreye her varlığı kendi kemaline yönlendirir, yörüngelerine yerleştirir.
Deyyan: Her iyiliğe fazla fazla karşılık veren O'dur. İtaat edenleri cennetle ödüllendirir, isyan etmekte ısrar edenlere ebedi cezalar verir.
Eazz: Azizler azizidir. Yücelikte ve büyüklükte eşsizdir.
Ehakk: Haklar içinde en hak olan O'dur. Haklıların hakları yanındadır. Haklıların haklarını en güzel biçimde verir.
Eman: Her türlü musibetten eman verir. Kurtuluş O'ndadır. Emniyet O'na kul olmaktadır.
Emced: En Mecid O'dur. Yüceler yücesi O'dur.
Enis: Yakınlıklar O'nun izniyledir. Kalpleri kalplere ısıtan O'dur. İnsanı kendine ünsiyet içinde yaratan O'dur.
Erhamürrahimin: Merhametlilerin en merhametlisi O'dur. Rahman ve Rahimdir.
Fail: Bütün fiillerin sahibi O'dur. Her iş O'nun emriyle olur.
Falik: Tohumların kabuğunu yaran O'dur. Yokluktan varlığa sıyrıp alan O'dur. Gecenin bağrından sabahı çıkaran O'dur.
Faric: Korkulardan kurtaran O'dur. Kalplere ferahlık verir. Ruhlara Rahmetiyle teselliler gönderir.
Fasıl: İyiyi kötüden ayıran O'dur. Doğruyu ve yanlışı belirleyen O'dur.
Fatır: Her yarattığını kendine has bir fıtratla yaratır. Her varlığın doğasını, her şeyin tıyniyetini belirleyen O'dur.
Fazıl: Çok fazl ve kerem sahibidir. Sonsuz lutuf ve atiyyelerde bulunur.
Ferd: Bir ve yektadır. Vahid ve Ehaddır. Başkasıyla kıyaslanamaz. Ortağı ve yardımcısı olamaz.
Feyyaz: Her şeyi feyziyle varlığa kavuşturur. Feyzinden sonsuz nimetler gönderir.
Gafir: Dilediğini bağışlar. Sonsuz gufran sahibidir.
Habib: Muhabbetlerin hepsi O'ndandır ve O'na doğrudur. Kalplere sevgiyi bahşeden O'dur. Sevilmeye en layık olan O'dur. Sevenlerin en sevgilisi O'dur.
Hafi: Sonsuz lutufkardır. Hiçbir zaman yüz dönmez. Hep yakınımızda durur.
Hafi: Gözlerden gizlidir. Perdeler O'nu saklar. Akıl ve hayal O'nun sırlarına erişemez.
Hakim: Her iş O'nun hükmü altındadır. Hükmü herşeye geçer. Hükmüne karşı konulmaz.
Hallak: Her an yaratma üzerindedir.
Hannan: Verdiğini severek verir. Verdiğine sevinenleri sever. İkram edişi güzeldir. Yarattığını süsleyerek yaratır.
Hazır: Her anda hazırdır; her mekanda tecellisiyle bulunur.
Kabil: Her isteği kabul eyler. Her yakarışı duyar. Her arzuyu hikmetiyle yerine getirir.
Kadi: Her ihtiyacı yerine getirir. Dileyenin dilediği O'nun yanındadır.
Kadim: Başlangıçların başlangıçı O'nundur. Öncelerin öncesidir.
Kafi: Lutfu her ihtiyaca kafidir. Her istek O'nun yanındadır.
Kahir: Kahrıyla herşeyi itaatte tutar. Dilediğine kahreder, dilediğine lutfeder.
Kaid: Kuralları koyan O'dur. Her şey O'na boyun eğer, O'nun izniyle hareket eder.
Kali: Şefkatiyle görüp gözetir. Rahmetiyle gazabından sakındırır.
Kamil: Kemal sahibidir. Her işi mükemmeldir. Eksik ve kusurdan münezzehdir.
Karib: Rahmetiyle sonsuz yakındır. Lutfuyla her an yanımızdadır; şah damarından bile yakındır. Bütün yakınlıklar O'nun yakınlığı sayasindedir.
Kasım: Her şeyi hikmetiyle taksim eder.Her şeyin hakkı ve sınırı O'nun takdiriyledir.
Kaşif: Belaları kaldıran O'dur. Müşkülleri halleden O'dur.
Kefil: Her ihtiyaç O'nun yanındadır. Her muhtacın kefili O'dur.
Keşşaf: Elemleri gideren O'dur. Düğümleri çözer, zorlukları kolay eder, belaları kaldırır.
Nahi: Kötülükleri nehyedip yasaklayan O'dur; kullarını haramdan ve şerden sakındırır.
Nasır: Nusret ve yardımını gönderen O'dur.
Nazır: Her şeyin her halini, her an nazarında tutan O'dur.
Nezir: Günahtan sakındıran O'dur; ebedi cehennem azabıyla korkutur.
Rabb: Her şeyin fıtratını güzellikle ve incelikle tasvir eyleyip terbiye eden O'dur.
Raşid: Her şeyin her haline istikamet veren O'dur; doğruyu yanlıştan ayırır.
Razık: Rızık veren O'dur; her muhtaç O'nun nimetleriyle beslenir.
Razi: Yarattıklarını sever; onların kendisini sevmesinden hoşnut olur.
Reca: Sonsuz emellerin gelip dayandığı son merci O'dur; bütün ümütlerin aslı O'nun rahmetidir.
Refi: Dereceler verip terfi ettirir; güzel makamlar verip yüceltir.
Refik: Her daim her mahlukunun yanındadır; müminlere ebed yolculuğunda rahmetiyle refakat eder.
Sabbar: Sabır sahibidir; isyana karşılık vermekte acele etmez, pişman olmamızdan hoşnut olur.
Sabık: Her şeyden öncedir.
Sadık: Vaadine hilaf olmaz, sözünden dönmesi muhaldir.
Sahib: Yalnızların sahibidir; kimsesizler kimsesidir.
Saik: Varlığı kemaline yönlendirir; fıtratları hayra sevk eder.
Salim: Mahlukatını şerlerden ve musibetlerden korur, selamet verir.
Seri: Her şeyi hiç yoktan kolayca ve süratle yaratır. Kullarını hesaba çekmesi O'nun için zaman almaz.
Settar: Günah ve kusurları örter; ayıpları ve çirkinlikleri gizler.
Seyyid: Alemlerin sahibi ve hakimidir; her şeye O hükmeder.
Sultan: Alemlere zerreden küreye sulta eder; mutlak hüküm sahibidir.
Sübhan: Kusurdan ve nıksandan münezzehdir; zülüm ve eksiklik O'nun hakkında muhaldir. Kainattaki her mükemmellik O'nun övgüsüdür.
Şafi: Bedenlere ve canlara şifa verir; kalplere ve ruhlara hidayet eyler.
Şahid: Her şeyi her an nazarında tutar; her şey varlığını O'nun şahitliğine borçludur. Şehadet alemini yaratan, ehi şuhudu terbiye eden O'dur.
Şakir: Şükür ve ibadetlere fazlasıyla karşılık verir. Şükretmeyi öğretir, hamde vesile olacak nimetler gönderir.
Şedid: İsyankarları şiddetli azabıyla korkutur.
Şefi: Şefaat sahibidir; kimden kime olursa olsun,bütün iyiliklerin ve faydaların aslı O'nun rahmetidir.
Şefik: Sonsuz şefkat sahibidir.
Şehid: Cemalini ve kemalini sayısız aynalarda görünür kılar.
Tabib: Yaraları iyileştirir; dertlere deva gönderir, gam ve kederleri giderir.
Tahir: Temizliklerin aslı O'nun temizliğidir. Kusur ve çirkinlikten münezzehdir.
Talib: İstenmeye en layık olan O'dur.
Vacib: Varlığına gerekçe gerekmez. Varlığı öncesiz ve sonrasızdır.
Vafi: Vefa sahibidir; kalpleri teselli eder, çaresizlere yardım gönderir, zorda kalmışların duasını kabul eder.
Vitr: Biriciktir; eşsiz ve misalsizdir.Benzeri yoktur.
Zakir: Kullarına zikri öğretir; kendini kendine layık azametle zikreden O'dur.
Zamin: Kayıpları tazmin eder; ölümün ardından ebedi hayat müjdesiyle sevindiri, ayrılıkları vuslata çevirir.